Mikroskop Altında Gezilen Muhteşem Bir Sergi…
Haber ve Fotoğraflar: Esat Erçetingöz
Altın Güvercin Beste Yarışmasını izlemek üzere gittiğim Kuşadası’nda muhteşem bir sergiye konuk oldum. Türkiye’nin Tek Mikro Heykeltıraşı Necati Korkmaz’dan muhteşem eserlerin yer aldığı sergiyi görünce “tam da deli işi” demekten kendimi alamadım.
Dünyada bilinen üç mikro heykeltıraştan biri ve Türkiye’nin tek mikro heykeltıraşı olan Necati Korkmaz, imkânsızı başararak yarım mercimek tanelerinin üzerine Türk hat sanatının 25 eserini işleyerek bir santimetrekarelik olağanüstü bir katalog hazırlamış. İşte bu yüzden sergideki eserler ancak mikroskop veya büyük mercekli büyüteçler altında görülebiliyor.
1985 yılından bu yana mikro heykeltıraşlık sanatıyla uğraşan ve Türkiye’de mesleğinin bilinen tek ustası olan Necati Korkmaz, mikroskop altında mercimek tanelerinin üzerine, tilki bıyığının tek bir kılından yapılmış fırçayla muhteşem hat sanatını icra ediyor.
Olağandışı usta bir zanaatkâr olan Necati Korkmaz eserleri bu günlerde Kuşadası Tarihi Karakol Binasında sergileniyor ve büyük beğeni topluyor.
Ankara 1963 doğumlu olan Necati Korkmaz, antropoloji eğitimi almış, geleneksel ve unutulmaya yüz tutmuş Türk sanatlarına otuz senedir süregelen yakın bir ilgi duymuş. Arşivlerde ve eski minyatürler üzerinde uzun araştırmalar yaparak tekke sanatları dalında uzmanlaşmış.
Sanatçı, 1985 yılından beri Gubari hat yazımı (gözle seçilemeyecek küçüklükteki hat yazılarının mercimek gibi minik objelerin üzerine mikroskop altında, tilki bıyığının tek bir kılından yapılmış fırçayla yazılması) ve mütteka yapımı (tefekkür bastonu dervişlerin 40 günlük çile dönemlerinde yatıp uyumadan birkaç saniyelik uyuklamalarla uyku halini geçiştirmek için çene altına destek yaptıkları bir tür bastondur. Bir diğer kullanım amacı da derin düşünceye dalındığında başa destek yapmaktır) ile uğraşmaktadır. Kişisel çabaları ile öğrendiği bu sanatların Türkiye’deki tek temsilcisidir.
Necati Korkmaz bakın sanatı hakkında neler söylüyor;
“Kültür varlıkları bir toplumu bir arada tutan ve tarihin süzgecinden süzülüp gelen zenginliklerdir. Çağdaş yaşamın yeni kültür öğeleri ile var olan zenginliklerin aynı potada eritilmesi yeni öğelerin daha zengin ve daha güçlü olmasını sağlayacaktır.
Çalışma alanımda farklı el sanatları bulunmakla beraber temelde kültür dünyamızın kaybolmuş olan öğelerini yeniden ortaya çıkarmayı amaçlıyorum; unutulmuş 9 adet geleneksel el sanatı ürününü tasarlayıp üretmiş bulunmaktayım; örneğin at gubarisi, mütteka, sancak tuğu, Osmanlı ok kubur ve torbaları, Osmanlı güneş saatleri vb.”
Lütfen yolu düşen bu sergiyi mutlaka görsün…