Dünyanın En Büyük Zeytin Ve Zeytinyağı Müzesi; Oleaatrium
Haber ve Fotoğraflar: Esat Erçetingöz
Dünyanın en büyük zeytin ve zeytinyağı müzesi olarak kabul edilen Kuşadası Davutlar’daki OleaAtrium’ u ziyaret ettim.
Müzeyi özel olarak gezdiren Gamze Gürel Hanımın doyurucu anlatımı ile ziyaretim beklenenden uzun ve keyifli geçti. Bir müzeyi, bir bilenle gezmenin ayrıcalığını yaşadım. OleAtrium, sizi adeta zamanda yolculuğa çıkaran, tarihsel gelişim sürecine göre bilgilendiren, zeytin ve zeytinyağının insan hayatındaki yerini, canlandırmalarla anlatan bir sanayi müzesi. Bu yönüyle, sadece vitrin altında objelerin sergilendiği, yazılarla tarihsel gelişim sürecinin anlatıldığı, ya da tek bir işliğin restore edilerek üretimin tarif edildiği benzerlerinden çok farklı. Bu nedenle de, dünyanın hem yüzölçümü, hem içerik, hem de koleksiyon zenginliği bakımından en büyük Zeytin ve Zeytinyağı Müzesi…
Zeytinyağının 2500 yıl öncesinden başlayan süreci
Kuşadası’na bağlı Davutlar beldesi yolu üzerindeki Değirmen Restoran girişinde, turizmci Hasan-Gürsel Tonbul çifti tarafından kurulan müzede, zeytinyağının 2500 yıl öncesinden başlayarak erken sanayi dönemine uzanan süreci sergileniyor. Müzede kullanılan obje ve materyallerin % 80’ i Hasan Tonbul’ un birikimi olup, özellikle yakınçağ “erken-sanayi-buharlı” ve “yakın sanayi-elektrikli dönem” bölümlerinde sergilenenlerin bir kısmı proje yapım aşamasında ve donatım sırasında oluşan ihtiyaçlar doğrultusunda aranarak bulunmuş ve müzede sergilenmeye başlamış.
Sergilenen araçların tamamı çalışabilir durumda
Urla’daki Klazomenai’nin de bir örneğinin bulunduğu 11 ayrı bölümden oluşan müzede, yüzlerce zeytin üretim aracı sergileniyor. Son derece zengin bir koleksiyona sahip müzenin en büyük özelliği ise; müzede sergilenen üretim araçlarının tamamının çalışabilir durumda olması. Müzede; 2500 yıl öncesinden başlayarak, erken sanayi dönemine uzanan zeytin ve zeytinyağı süreci; zaman tüneli yolculuğu tadında, özellikle zeytinyağının tarihin bilinebilir dönemlerinde nasıl üretildiğine dair, gerçek ebatlarda ve gerçeğe yakın canlandırmalarla anlatılıyor. Bu amaçla müzede 100 adet cansız figür kullanılmış ve bu figürlerin gerçek hayattaki beden hareketlerinin ifade edilmesine özen gösterilmiş. Bunlara ilave olarak müzede, tarihsel değeri olan objeler de sergilenmekte. Özellikle yağı saklamakta kullanılan Pitoslar (küpler), Nedim Atilla’nın değişiyle, “her biri üzerinde saatlerce süren konuşmalar yapılacak bir tarihsel değere sahip”. Müzenin girişinde, üretim tezgâhları yanında ve özellikle mahzen bölümünde sergilenen dev pitoslar, her biri farklı döneme ait süslemeler içeriyor. Müzenin en değerli parçalarının başında ise, yekpare(tek parça) zeytinyağı ezme taşı ile çiftli mengene geliyor.
İnsanoğlunun zeytinle ilişkisi dönemleriyle sunuluyor
Müzenin ana giriş kapısına doğru ilerlemeye başladığınızda, sağda ve solda zeytini yağ yapmak üzere fabrikaya taşıyan maketler görüyorsunuz. Canlandırma, zeytinin fabrikaya getirilişinden başlıyor. Sonrasında dikkatinizi ilk çeken, karşınızda duran görkemli ağaç kapı oluyor. Giriş bölümündeki lobi salonunda zeytinin, dünyada yayılmasını gösteren harita göze çarpıyor. Buradan müzenin ilk bölümüne geçiyorsunuz. Orjinali Urla/Klazomenai’ de bulunan İon dönemine ait işliklerin sergilendiği bu bölümden sonra sırasıyla; geçiş /kadim dönem, aydınlatma bölümü, Roma dönemi, Roma Hamamı ve sabun imalatı bölümü, Erken Bizans /Geç Roma dönemi, Toplu sunum, Geç Bizans/Erken Osmanlı dönemi, Erken Sanayi dönemi (buhar ve dizel makineler), Elektrikli dönem (geleneksel taş baskı sulu sistemler), zeytin ve zeytinyağının bilinebilen üretim tarihi süresince kullanılan araç/gereç ve yöntemlerinin sergilendiği bölüm, ziyaretçileri 2500 yıllık bir yolculuğa çıkarıyor. Son bölümde ise, tarih boyunca zeytin ve zeytinyağına yakınlığı ile bilinen, üzüm ve şarabın üretimi ile ilgili araç/gereç ve yöntemler sergileniyor.
Kısacası gördük ki, insanoğlu zeytini yemiş, yağını önce kandillerle aydınlatmada kullanmış, sonra şeytani duygularına yenik düşüp kaynattığı zeytinyağını kale surlarında düşmana dökerek savunma yapmış, sonra zeytin prinasını sıkıştırıp mancınıklarla düşmana atarak silah olarak kullanmış.
Günümüzde ise sağlıklı beslenmenin nimeti. İlaç hammaddesi olarak kullanılıyor pek çok derde şifa oluyor.
Bunları bize bir kez daha öğrettiğin, muhteşem bir sergi ile gösterdiğin için çok teşekkürler OleaAtrium, çok teşekkürler Gamze Gürel Hanım…