Yaşam

Ege Sofrasında Lezzetin İmzası: KIZ ÇOCUKLARI

Onu herkes “Kız Çocukları” diye biliyor. Ama O, hatırı sayılır bir kitlenin “Nurdan Abla”sı. Torlak Çiftliği’ndeki atölyelere katılanlar, her atölye duyurusu sonunda yer alan “Ege Sofrası ikramımızdır” ibaresini gördüğünde farkında olmadan tanışır Nurdan Toper ile. Torlak’ta ikinci bir atölyeye katılıyorsanız biraz da o sofranın ihtişamında erimek, lezzetlerin arasında kaybolmak için geliyorsunuzdur. Harika bir atölye çalışmasının Kız Çocukları imzalı bir Ege Sofrası ile taçlanacağını bilirsiniz.

Nurdan Toper’in her sofrası bir şölen zarafetindedir. Her ürünün tadı, bir diğeriyle uyumludur. Masanın tamamına baktığınızda inanılmaz bir renk armonisi ve şahane sunumlarla daha ilk dakikadan lezzet sarhoşu olursunuz. Sakin, usul usul dolandığı mutfağında mekanda duyulan tek ses yemek hazırlığının kendine ait melodisidir. Telaşsız ama programlı, sessiz ama hızlıdır Nurdan Toper. Kurduğu sofranın karşısına geçtiğinde ise yüzünde tatlı bir tebessüm beliriverir. Çünkü günlerdir mental olarak hazırladığı davet sofrası artık hayata geçmiştir ve konukları için hazırdır.

Ege Sofrasında Lezzetin İmzası: KIZ ÇOCUKLARI, Nurdan Toper, Torlak Çiftliği, megaplus dergisi 38. sayı

Bir anda değişen hayat

Nurdan Toper 2012 yılında radikal bir karar ile Salihli’den İstanbul’a taşınıyor. Bu durum büyük bir değişiklik elbette. Evli olduğu uzun yıllar boyu çok sık aralıklarla 15-20 kişilik yemek davetleri vermeye alışık. Çünkü pişirip sofra kurmaktan hep keyif alan bir kadın o. “Gece başlayıp sabaha kadar yemek yapabilirim, hiç sıkılmadan ve yorulmadan” diyor.

İstanbul’da yaşamaya başladığı günlerde çalışma hayatını düşünürken kız kardeşi Armağan Portakal her zamanki proje insanı zekasıyla ablasının karşısına geçiyor ve şöyle diyor:  “Abla senin zaten elinde altın bir bilezik var; lezzet. Bunu değerlendirmelisin. Üstelik çok da seviyorsun; gel sen bunu iş haline getir, ben yanındayım”. “Ailemin desteği ve en önemlisi de Armağan sayesinde oldu her şey” diye ekliyor Nurdan Toper.

Sonraki süreci şöyle özetliyor Toper; “Profesyonel bir fırın alarak yola çıktık. O zamanlar Armağan da İstanbul’daydı ve biz çokça siparişler almaya başladık. Hem börek çörek ikramlık, hem de meze türünden birçok sipariş geliyordu. Bu durum kendimi bulmamı da sağladı; bir şeyler üretmenin verdiği kendine güven hissini çok sevdim. Çok keyifli geri dönüşler aldım. Bu işin bir de adı olmalıydı. Rahmetli babam bize “Kız Çocukları” diye hitap ederdi; onun da anısına markaya “Kız Çocukları” ismini verdik.

Ege Sofrasında Lezzetin İmzası: KIZ ÇOCUKLARI, Nurdan Toper, Torlak Çiftliği, megaplus dergisi 38. sayı

Reçete sevmeyen aşçı

Nurdan Toper hep aynı listeyle, yani mutfak diliyle “reçete” ile çalışmayı pek sevmiyor. O, yemek yapmanın yaratıcı ve neşeli kısmından haz alıyor. Bu nedenle de çok yaratıcı; içerikler ana yapıyı koruyarak farklılıklar gösterebiliyor. İstanbul’a taşındıktan sonra eğitim almış ama reçeteli çalışma kısmını sevmemiş. Eğitimde öğrendikleri elbette yanına kâr kalmış, elinde ne varsa o malzemeyle yemek çıkartmayı daha çok seviyor. Onun yemeklerini başkalarından farklı kılan da bu zaten. Hep yaratıcı, hep şaşırtıcı. Geleneksel tarifleri çağdaş şekilde beslemeyi seviyor Nurdan Toper. Normal bir kitap, roman okur gibi de yemek kitabı okuyor.

Yemeğe ilişkin her şey ona cazip geliyor. Mesela içinde yemek olan filmlere bayılıyor. İzlerken kendisi de o filmin içine giriyor adeta. “Pastanelerde gördüğüm o mikserler, restoranların mutfaklarındaki kazanlar, kepçeler hep dikkatimi çekti” diyor ve ekliyor, “Ekranda bir şeyleri büyük ilgiyle izliyorsam emin olun ki orada mutfağa, yemeğe dair bir şeyler vardır.”

Ders çalışır gibi hazırlık

Özellikle atölyeler için hazırlık yaparken illaki yazarak çalışıyor Toper. Bir atölyeye hazırladığı mönüyü bir başka atölyeye bire bir kesinlikle yapmıyor. Yemek işine başlayana kadar iş hayatı olmamasına rağmen onda tam bir yönetici kadın disiplini var. Listesiz çalışmıyor. Organizasyonu önce masa başında kurguluyor; sofrayı hayalinde kuruyor. Sonra sıra sahaya geliyor ve alışveriş süreci devreye giriyor. Söz konusu bir atölye için Ege Sofrası ise pazara malzeme listesiz asla gidilmiyor. Yani her şey planlı programlı.

“Pazar çok zengin, malzeme anlamında bölgesel zenginliğimiz çok. Sebzenin, balığın, etin her türü var. O sebeple rahatlıkla çeşitli menü çıkarabiliyorum” diyor; “aynı sofrayı kurmaya gerek yok. Her mevsim, her ay, hatta her gün farklı malzemelerle buluşabiliyorum alışveriş sırasında.”

Mönünün pişiriminde en sevmediği kısım başlangıç. Başlarken tereddüt ediyor ama sonra sanki otomatiğe atmış gibi aynı anda bir sürü şey yaparak ilerliyor; “Çalışırken bana bir şey sorulmasından hoşlanmam, çünkü yemeğin dünyasına girerim, odaklanırım. Biri benimle beraber aynı mutfakta iş yapacaksa izleyerek çalışmalı. Çünkü ben birini bitirmeden kafamda ötekine başlarım. Bir anda dört tencereyi de ocağa koyarım. Konuşmakla dikkatimi dağıtmak istemem. En çok sevdiğim tarafı da yemeğin bitmiş halidir; zeytinyağlı soğumuştur, ben onu boşaltmışımdır, pişirdiklerimin tabaklardaki sunum halini çok severim. Döner döner tekrar bakarım”. Şimdi bu kadın için “işine aşık” demezsiniz de ne dersiniz?

Ege Sofrasında Lezzetin İmzası: KIZ ÇOCUKLARI, Nurdan Toper, Torlak Çiftliği, megaplus dergisi 38. sayı

Lezzetlerin sultanı

Bir keman virtüözünü sahnede gördüğümüzde sanki çok kolaymış, çıksak sahneye biz de öyle çalıverecekmişiz gibi hissederiz ya, Nurdan Toper yemek tarifi verdiğinde de sanki hemen üç dakikada yapabilecekmişsiniz gibi geliyor. Tarif soranlara her şeyi keyifle anlatıyor. Ama yazma konusunda biraz sıkıntılı onunla sadece yemek konuşabilirsiniz ama “yazsana” dediğinizde canı sıkılıyor. Yine de instagram’daki hesabından paylaştığı nefis tatları, mümkün olduğunca açık yazıyor. Eksiksiz. Öyle tarif saklayan İfodgillerden değil yani Nurdan Toper.

Kız Çocukları öncesinde Akarca’da bir otelde çalıştığı iki yılın kendisine çok büyük katkısı olduğunu da söylemeden edemiyor Nurdan Toper. Ala Carte zeytinyağlı ve soğuk bölümünde yaptığı işten büyük zevk almış. Dile kolay; iki yıl boyunca her gün, büyük bir sorumluluk. Orada da her şeyi kendisine bıraktıkları için çok mutlu olmuş.

Ne olacak bu tarifler?

Tarif yazmayı sevmiyor ama çocukları Nursel ve Hüsam’ın ısrarlarıyla artık bir kitap yazma konusunda çokça yol almış durumda. Elinde biriken tariflerle iki yıldır çalışıyor. Aile tarifleri Nurdan Toper için çok değerli. Muhteşem sofralarda hep aileden kalma tariflerin temeli var. Halasının vefatından sonra kendisine geçen tarif defteri ise onun için kutsal bir kitap kadar değerli.

Kendi hazırlamadığı sofralar arasında kimin sofrasını beğendiğini sorduğumuzda ise cevabı çok net: “Kesinlikle annemin.”Annesi Annesi Feriha Toper için “Hala çok güzel yemekler yapar. Kendine olan saygısından, tek başına bile olsa salata yapmadan sofraya oturmaz” sözlerini de eklemeden geçmiyor.

Ege Sofrasında Lezzetin İmzası: KIZ ÇOCUKLARI, Nurdan Toper, Torlak Çiftliği, megaplus dergisi 38. sayı

Ya o? Kendisine yemek yapıyor mu?

“Evet, yalnız yaşıyorum ve kendime yemek yaparım ama karavan usulü çalışırım kendime. Dolabımda mutlaka hep yemeğim olur. Kendim yemesem bile kızıma, komşuma, apartman görevlime mutlaka veririm, yemeğin paylaşımını çok severim. Yemek yapmak dışında pazara gitmeyi de çok severim. İstanbul’dayken sabah, öğlen ve akşamüstü olmak üzere günde 3 defa pazara giderdim. Normalde İstanbul’da yaşıyorum ama Torlak Çiftliği üretimleri için, atölyeler için buraya geliyorum.”

Son söz;

“Yemek yapmak keyif verici olduğu kadar da çoklu emek gerektiren, zahmetli bir iş aslında. Ama en güzeli o emeğin karşılığını masaya oturanların yüzündeki memnuniyet ifadesinde görmek. İşte o zaman tüm yorgunluğunuza değiyor.”

Nurdan Toper imzalı Kız Çocukları’nın lezzetli dünyasına girmek için onu instagram hesabından takip edebilirsiniz:

Instagram: @kizcocuklari

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu