Yaşam

Camın 4 Yapraklı Yoncası

Dört başarılı iş insanı; Banu Kerse, Didem Erkay Akoğul, Handem Erkay Güner, Filiz Dündar… Cam takı ve objelerin 4 yapraklı yoncası onlar. Dörtlünün ortak tutkusu cam. “Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” anlayışıyla bir araya gelen, fikir ve becerileriyle birbirlerini tamamlayan harika kadınlar.

Ürettiklerinin bire bir aynı yok. Benzeri olsa da her bir ürün kendine özel. Çünkü tüm ürünler el yapımı. Camdan boncuklar, süs eşyaları, aksesuarlar hazırlayan dörtlü, ürettiklerini farklı noktalarda düzenlenen etkinliklerde stant açarak camseverlerle buluşturuyorlar. Camla neredeyse tam gün mesai yapıp değişik ürünler hazırlayıp bunları toplumun dezavantajlı grupları için satarak bağışta da bulunuyorlar. Kermesler, okullar, dernekler ve farklı organizasyonlar onların ürünleriyle renkleniyor. Kendilerine instagram hesaplarından da ulaşmak mümkün.

Camın 4 yapraklı yoncası: Banu Kerse, Didem Erkay Akoğul, Handem Erkay Güner, Filiz Dündar, megaplus dergisi 36. sayı

Kim bu dört kadın?

Her biri farklı özelliklere ve yeteneklere sahip bu dört kadını kısaca tanıtalım;

 Didem Erkay Akoğul; İlkokulu Türkiye’de bitirdikten sonra Berlin’de okumuş. 20’li yaşlarda İstanbul’a döndükten sonra çalışmaya başlamış. Oğullar büyüyünce ve emekli olduktan sonra, yedi yıldır Tuzla Halk Eğitim Merkezi’nde alevde cam boncuk yapımı kursuna devam ediyor.

Handem Erkay Güner; Yaratıcı işler hep ilgi alanına girmiş, kendini bu konularda denemiş. Uzun yıllar uluslararası kurumsal iş hayatının ardından, yaratıcı yönünü özgür bırakabileceği toplantı ve parti organizasyonu konusunda serbest çalışıyor.

Filiz Dündar; Finans ve muhasebe alanında uzun süre çalıştıktan sonra 2012 yılında Pendik Halk Eğitim Merkezi’nin açtığı cam füzyon kursunda cam dünyası ile tanışmış. Yirmi dört saat üretebilir bir cam emekçisi.

Banu Kerse; Mesleği tek renk sayılardan ibaret olan mali müşavirlik, ancak ruhu ve aklı camın renklerinde. Tam zamanlı olarak özel bir kurumda çalışmasına rağmen fırsat buldukça camla uğraşını sürdürüyor.

Camın 4 yapraklı yoncası: Banu Kerse, Didem Erkay Akoğul, Handem Erkay Güner, Filiz Dündar, megaplus dergisi 36. sayı

Bir şekilde bir araya geldiniz. Şimdilerde neler yapıyorsunuz?

Handem: Önceleri bize öğretilen standart boncuk veya tabak gibi objeler ile sınırlı çalışmalarımız oldu. Elimizdeki maddeyi tanıdıkça bu objeler deneme yanılma yöntemi ile gelişti, şekil değiştirdi, daha farklı objelere dönüştü.

Banu: Zamanla ustalaşıp çevremizden ilgi gördükçe küçük satışlar da yapabildiğimizi fark ettik. Elde edilen gelirin bir kısmı, ilgili derneğe bağış olarak gidiyor. Bir yandan uğraşımızın, bir iş, meslek şeklinde devamlılığını sürdürecek maddi imkânı yaratabilirken, diğer yandan bizlerden daha az şanslı olanlara yardımcı olabilmek bizi çok mutlu ediyor.

Filiz: Öğrendiklerimizi yan yana koyduğumuz zaman farklı bakış açıları ile farklı ürünler yaratıyoruz. Kendi gündelik hayatımızdan örnekler alarak yeni şeyler oluşturmak büyük haz veriyor. Örneğin Handem ev bitkilerine meraklı. Bir gün gelip “Çiçeklerime nazar boncuğu koymak istiyorum, şöyle bir şey hayal ettim” dedi. Ben de daha cümlenin sonuna gelmeden camı kesmiştim. Didem Banu’ya “Bak biz ne yapıyoruz” diyerek fotoğrafını paylaşırken, oradan “Bence bunun yelkenli tipini de yapmalısınız” önerisinde bulundu.

Didem: Benzer şekilde aramızda sıkça “Sen bana cam kes, ben sana boncuk vereyim veya şöyle bir şey gördüm nasıl uyarlarız?” gibi cümleler dönüyor. Birbirimizin enerjisiyle yaptıklarımız farklılaşıyor, çoğalıyor, zenginleşiyor.

Camın 4 yapraklı yoncası: Banu Kerse, Didem Erkay Akoğul, Handem Erkay Güner, Filiz Dündar, megaplus dergisi 36. sayı

Cam üretimini nasıl ve nerede öğrendiniz?

Filiz: Hepimiz için bir merak veya hobi olarak başladı cam. İlk olarak Banu, Tuzla Halk Eğitim Merkezi’nde kursa başladı ve Didem’e önayak oldu. Handem peşlerinden gidip, eski cam şişeleri yeniden değerlendirmeye merak sardı. Bense, çok daha önceden füzyon konusunda eğitim almış ve kendimi bu konuda geliştirmiştim ama boncuk işini öğrenmek için ben de arkadaşlara katıldım. Hepimizin bir araya gelmesi bu kurs sayesinde oldu.

Bu yola nasıl çıktınız? Nasıl karar verdiniz? İş birliğiniz nasıl başladı? Daha önceden tanışıyor muydunuz?

Banu: Handem ve Didem kardeş. Onlarla ailelerimize uzanan ve uzun yıllara dayanan bir dostluğumuz var. Filiz ise bu grubun füzyon ayağı. Evine bir füzyon fırını alması ile odalarından birini küçük bir atölyeye dönüştürdü. Handem, vizyonu çok açık biri olduğu için fikir üzerine fikir yağdırmaya başladı. Didem, boncuk ve atık cam şişelerden dekoratif ürünler ile yelpazeye katkı sağladı. Yetmedi, o da boncuklarla daha fazla haşır neşir olabilecek ve dilediği saatte üretim yapabilecek bir adım attı. Boncuk üretimi için eve şalome alıp sistemini kurduğundan beri kendisini tutamıyoruz.

Didem: Ürettiğimiz ürünleri bir-iki kere kermes satışlarında piyasaya çıkarınca sıcak satışın Instagram üzerinden çok farklı olduğunun farkına vardık. Önceleri kermes tezgâhında bize destek olmasını istediğimiz Banu, satış konusunda hepimizi solladı. Hepimiz birbirimizin eksiğini tamamlıyoruz, hepimiz bir diğerinin yorumuna ve fikrine açığız. Bizi mutlu bir ekip yapan da bu.

Camın 4 yapraklı yoncası: Banu Kerse, Didem Erkay Akoğul, Handem Erkay Güner, Filiz Dündar, megaplus dergisi 36. sayı

Severek yaptığınız bir işten başkalarına yarar sağlamak nasıl bir duygu?

Didem: Katılacağımız etkinlikleri seçerken çok güvendiğimiz kişilerin organizasyonlarında yer almaya dikkat ediyoruz. Bağış ödemelerinin doğrudan ilgili derneğe gitmesi, hiçbir aracı olmaması bizim için önemli bir unsur. Katkımız ne olursa olsun yaptığımız bağış bizi çok memnun ediyor.

Katıldığınız kermeslerden bahseder misiniz?

Banu: Bir süre önce, tasarımcı pazarı düzenleyen bir organizatörün daveti ile ilk kez kermese katılmaya, kendimizi orada denemeye karar verdik. Şimdilerde çeşitli derneklerin, hayvanlar, kimsesiz çocuklar ya da okullar yararına düzenlediği etkinliklere, tasarım pazarlarına veya kermeslere katılıyoruz.

Didem: Bu konu ile ilgili birlikte yürüdüğümüz, güvendiğimiz arkadaşlarımız var. Onların davet ettiği kermes ve pazarları tercih ediyoruz. Zaman zaman yalnızca yardım amaçlı ürün gönderdiğimiz de oluyor. Örneğin birkaç ay önce İzmir’de bulunan sokak hayvanları için çalışan HIPDER yararına, birçok tasarımcı bir araya gelerek her birimiz birer ürün satışa çıkardık. Müşteri ödemeyi doğrudan derneğe bağış olarak yaptı. Ürün sahibi ödeme sonrası ürünü müşteriye teslim etti. Böylelikle birçok üründen dernek yaklaşık 10 bin TL gelir elde etti. Bu pazar yerlerinin dışında profesyonel anlamda bir dükkânımız veya tezgâhımız yok. Ürünlerimizi sosyal medya hesaplarımızdan paylaşıyoruz. Özellikle kermes katılımcıları ve tasarımcılar olarak birbirimizi desteklemeye özen gösteriyor, birbirimizin ürünlerini de paylaşıyoruz.

Camın 4 yapraklı yoncası: Banu Kerse, Didem Erkay Akoğul, Handem Erkay Güner, Filiz Dündar, megaplus dergisi 36. sayı

Hobi olarak başladığınız cam ürün çalışmalarınız gittikçe bir işe dönüştü. Motivasyon kaynağınız nedir?

Didem: Cam işlemek çok huzur veren ve dinlendiren bir uğraş. Günlük diğer meselelerden uzaklaşıp, elinizdeki işe odaklanıyorsunuz. Renklerin ve şekillerin bir araya gelmesi ve sonrasında ortaya çıkan ürün bizi hem heyecanlandırıyor hem de bir sonraki ürün için motive ediyor.

Handem: Elimizde tanıdığımız nasıl davranacağını bildiğimiz bir maddenin fırın veya kesimden çıkmasını beklemenin heyecanı inanılmaz. Sanki ezbere bildiğiniz bir reçete ile yaptığınız kekin fırından çıkmasını bekler gibi, cam eriyecek mi, yayılacak mı, rengi dönüşür mü diye merak ediyoruz.

Filiz: Banu tam zamanlı olarak bir kurumda çalışıyor. Cam işi için ancak hafta sonlarını ayırabiliyor. Heyecanla emekli olmasını bekliyoruz. Handem aramızda en uzakta oturan olduğu için fırsat buldukça aktif çalışmalarımıza katılabiliyor.

Banu: Filiz ise sadece haftanın 2 günü çalıştığı kuruma gidiyor. Kalan zamanının neredeyse gece gündüzünü atölyesinde geçiriyor. Didem ise artık neredeyse tüm zamanını üretim, fikir alışverişi ve etkinlik katılımıyla geçiriyor.

Camın 4 yapraklı yoncası: Banu Kerse, Didem Erkay Akoğul, Handem Erkay Güner, Filiz Dündar, megaplus dergisi 36. sayı

Yaşadığınız, karşılaştığınız zorluklar neler?

Filiz: Herhalde yaşadığımız en büyük sorun ithal ham madde kullanmamız. İmkânlarımız el verdiği sürece yurtdışından malzeme getirtmeye çalışıyoruz. Satın alınan ürünlerin birilerinin evinin bir köşesinde yer bulması bizi çok mutlu ediyor. Yaptığımız her ürün tamamen el emeği olduğu için çoğunun bir tıpkısı yok, benzeri var ama aynısı değil.

Kurumsal çalışmalarınız da var mı?

Elbette. El emeğine değer veren herkes için üretebileceğimiz bir şeyler var. En son İzmir merkezli Türkiye Görme Özürlüler Kitaplığı TÜRGÖK’ün 15.yıl hediyelerinin tasarım ve üretimi yapmanın onurunu yaşadık. Bizimle beraber el emeğinin değerini farklı evlere, ofislere, mekanlara taşıyan herkese teşekkür ederiz.

INSTAGRAM:

@didemerkay

@siriusglass

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu