SOFRA MUHABBETİ: Biraz Dostluk… Biraz Gönüllülük…
Sibel KÖROĞLU
MegaPlus Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
Semih Girgin, Tüge Turan, Rıza Alpöz
Bu ayki konuklarım yine çok sevdiğim dostlarım. Zaman zaman etkinliklerine de katıldığım çok özel insanlar onlar. İzmir’de yapılan en güzel defilelerden birinde, Dilek Süslüer imzalı Frida koleksiyonunun sunumunda da beraber çalıştık. Çok ses getiren o etkinlik de her zamanki gibi bir sosyal sorumluluk projesiydi ve kendileriyle beraber kotardığım bu projede yer almaktan çok gurur duymuştum. Evet; Kemeraltı Lions Kulübü’nün kurucu üyelerinden SEMİH GİRGİN, TÜGE TURAN ve RIZA ALPÖZ bu ayki Sofra Muhabbeti’mdeler. Kahvaltı sonrası kahvelerimizi içip sohbetimize başladık.
Semih, Kemeraltı Tarihi Lions Kulübü’nün kurucu başkanısın. Kemeraltı esnafı olarak böyle bir kulüp kurmak nerden aklına geldi?
Semih Girgin: Neredeyse 25 yıldır Lions Kulübü’nün içerisindeyim. Bu hizmet kuruluşunun gençlik kollarından başladım. Daha sonra başka bir kulüpte devam ettim. Uzun yıllar orada görev aldıktan sonra Alsancak Kulübü’nün kulüp başkanlığı görevindeyken Kemeraltı’nda esnaf olmamın getirdiği şansla, o günlerde kurulan İzmir Tarihi Kemeraltı Esnaf Derneği’nin kurucu sekreteri oldum. Oradaki misyonumuz Kemeraltı’nın sorunlarının gündeme taşınması, belediyeler ve resmi daireler nezdinde devlet tarafından algılanması ve çözümler bulunmasıydı. Başarılı 2 yıl geçirdik. İyi bir ekiple Kemeraltı’nda adımızı duyurduk. Esnaf derneğindeki hareketlilik başka STK’lardan çok daha farklı; çünkü kuruluş amaçları ayrı. Bu işi daha iyi yapacak, projeleri hazırlayıp sonuna dek takip edecek arkadaşlar vardır diye düşünüp Esnaf Derneği’nden ayrıldım. “Neden bu işi bu görevi yapacak bir Lions Kulübü Kemeraltı’nda olmasın” diyerek 2014 senesinde de 35 arkadaşla birlikte İzmir Tarihi Lions Kulübü’nü kurduk.
Kulübün başlangıcından bugüne kadar aynı şekilde yer alan kaç isim var?
Semih Girgin: 35 kişi ile başladık, bu sayılar ilk sene biraz düştü. Çünkü STK’da çalışmanın getirdiği bir sorumluluk söz konusu. O sorumluluğu bilmek egolardan arınmayı da gerektiriyor. Bu sebeple bazı arkadaşlarımız ile dostluğumuz baki kalsa da STK üyeliği anlamında yolumuzu ayırdık. Şu andaki mevcudumuz 26 kişi. Bu sayılarda kulübümüz devam ediyor. 3 dönem başkanlığı ben yaptım, bir dönem Dilek Süslüer yaptı, bir dönem Hakan Civan, dönem Belkıs Üner başkanlık yaptı. 2019-2020 dönemi başkanımız ise Rıza Alpöz.
Rıza Bey, diş hekimliği, müzisyenlik ve Lions başkanlığı; bu yıl işiniz çok… Bu yoğunluğunuz içerisinde birilerine dokunmak, birilerine hizmet etmek nasıl bir his sizin için?
Rıza Alpöz: Öyle bir duygu ki bu, toplumun geneline baktığımızda bizler kendimizi şanslı insanlar olarak nitelendiriyoruz. Bizim yaptıklarımızı yapamayanlar, elde ettiklerimizi edemeyenler de var toplumun içerisinde. Onlara hizmet götürmek, onlara dokunmak maddi manevi bazı ihtiyaçlarını karşılayabilmek onlarla birlikte olabilmek bizler için bir hedef, çok güzel bir duygu. Bu anlamda başka sivil toplum örgütlerinde de hizmetlerim oldu. Bu yıl da kulüp arkadaşlarımız ile birlikte aynı sinerji ile çalışmak üzere başkanlık görevine geldim. Güzel projelerimiz var. Bunlardan bir tanesi de 7-8 Eylül’de Kemeraltı Tarihi Lions Kulübü, Ege Engelsiz Yaşam Derneği, Ege Ağız ve Diş Sağlığı Derneği ve EGİAD’ın partnerleri olduğu 4 sivil toplum örgütü olarak Tarihi Portekiz Sinegogu’nda, Kemeraltı Agora bölgesinde yaşayan ve kısmen diğer bölgelerden de getirtebileceğimiz engelli vatandaşlarımızın yerinde ağız ve diş sağlığı hizmetlerini yapacağız. Sadece tarama değil yerinde bütün tedavileri uygulayacağız. Diş çekimi, diş taşı temizliği gereken ne varsa onu yapacağız. Bu mesleğimizden ötürü yapmayı istediğimiz bir proje. Tabii bunun yanında müzisyenlikten dolayı yapmayı planladığımız Ekim’de Cumhuriyet konseri şeklinde İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde Fazıl Say’ın öğrencisi olan çok yetenekli bir piyanistimiz Iraz Yıldız hiçbir bedel talep etmeden bizimle beraber sahne almayı kabul etti. Benim kendi grubum olan Smyrna Cazz&Blues ile beraber; ilk yarıda Iraz Yıldız ikinci yarıda bizim grubumuz olmak üzere bir buçuk saatlik yardım konserimiz var. Bunun tüm gelirleri kulübümüzün ortak kararı ile uygun gördüğümüz kişi ya da kurumlara bağışlanacak.
Projeleri uzun uzun detaylıca konuşmak istiyorum. STK’ların da iş yerlerinin de kadının olduğu her yerin çok farklılaştığını biliyorum. Sen de kulübün bel kemiğisin Tüge. Seni bu işe sokan da Semih oldu galiba…
Tüge Turan: Evet, Semih çok uzun yıllardır eski dostumdur benim. Onu asla kıramam. Gel bir gör hem çevre edinirsin dedi. Çünkü o dönemler ben daha İzmir’de yeniydim, Kuşadası’nda yaşıyordum önceden. İlk başta hem çevre edineyim, hem de iş hayatıma etkisi olsun diye girdim. Şimdilerde çok değişti; insanlara hizmet etmek birilerine dokunabilmek, insanları mutlu edebilmek beni de çok mutlu ediyor. Hem Hakan başkanın, hem de Rıza başkanın döneminde olmak üzere iki dönemdir de kulüpte saymanlık yapıyorum. Geçen yıl da Genel Yönetmenimiz Zeynep Hanımın Yönetim Çevresi Sayman Yardımcılığı yaptım.
Emlak sektöründesin…
TÜGE TURAN: Evet, yeni işim o. 3 buçuk yıldır yapıyorum bu işi. Aslında 1988’den beri ticaretle uğraşıyorum. Ağırlıklı olarak giyim ve kuru temizleme işleri yaptım ama rahatsızlığımdan dolayı son yıllarda emlak sektöründeyim.
Sosyal yaşamınızda da eşinizle dostunuzla oturup sohbet ederken pek çok şeyi kulüp için düşünüyor ve değerlendiriyorsunuz. Hayatınızın içine işlemiş durumda kulüp işi.
Semih Girgin: Bu bize verilmiş güzel bir şans, biz bunu en iyi şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Sağlığımız el verdiği sürece de böyle devam edeceğiz.
Kulübünüzün leo ve lionları var mı?
SEMİH GİRGİN: Kulübümüzün leoları yok. Bu ciddi bir sorumluluk aslında. Leoların yaşları eskiden daha düşüktü, şimdi ise 28-30 yaşına kadar leo kalınabiliyor. O yaşlardaki hayat meşgaleleri, askerlik, evlilik, hayata atılma süreci onlar için daha önemli oluyor ve STK’yı daha ileriki yaşlarda düşünüyorlar. Leo kökenli çok az arkadaşımızı lion yapabiliyoruz. Kemeraltı ileride bir leo kulübüne sahip olabilir mi derseniz, aslında olabilir. Bu bölgedeki bir okul ile işbirliği yapılabilir bu anlamda. Ayrıca leo yada lion olmadan da kulübümüzde yer alabilirler, etkin üye olmaz ama dışarıdan destek veren niteliğinde bizle işbirliği yapabilirler.
Gençlerden konuşmuşken çocuklara geçelim. Semih 2 oğlun var. Tüge bir kızın vardı, şimdi bir de torunun Aren var. Rıza Bey’in de bir oğlu var yanılmıyorsam.
TÜGE TURAN: Kızım benim için çok önemli bir değer, onun için yapamayacağım hiçbir şey yoktu. Ta ki torunum Aren doğana kadar… Torun sevgisi inanılmaz, onun için şuan dünyayı devirebilirim. Onunla birlikte daha da güçlendiğimi hissediyorum.
RIZA ALPÖZ: Benim oğlum da 23 yaşında o da baba mesleği olan İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nde Diş Hekimliği Fakültesi’nde okuyor. Aynı zamanda o da müzisyen.
Sizin müziğe ilginiz hep var mıydı Rıza Bey?
RIZA ALPÖZ: Güzelyalı’da ilkokulda okurken müzik öğretmenim Sıtkı Hocamın bana mandolin ve flüt çalmayı öğretmesiyle başladı benim müzik serüvenim.
Hekimler müzikle uğraşmayı hep seviyorlar. Bu bir tesadüf mü?
RIZA ALPÖZ: Belki de müziğin iyi bir deşarj olma yöntemi olması sebebiyle böyledir. Müziğin her türüyle ilgilenen birçok hekim arkadaşım var benim de. Mesela ben 3 sene İzmir Diş Hekimliği Odası Başkanlığı yaptım 2014-17 yılları arasında. İzmir Diş Hekimliği Odası Türk Sanat Müziği Korosu ile muazzam konserler verdik. İzmir Diş Hekimliği Odası Tiyatro Topluluğu, İzmir Diş Hekimliği Odası Güzel Sanatlar Topluluğu gibi topluluklar kurduk. Mesleğin getirdiği bir el becerisi de söz konusu olduğu için sanata da yatkınlık oluyor. Ben de 7 yaşında okulda başlamış olduğum mandolin, flüt ve akordeonla müziğe atıldım. Ortaokulda Türk Koleji’nin bandosunda yer aldım. İlerleyen yıllarda da rock müzik gruplarında yer aldım. Hala da müzik benim için devam ediyor. Kısa süre önce de Çeşme’de bir buçuk saatlik güzel bir performans sergiledik. Grupta 5 kişiyiz; bir tanesi benim gibi diş hekimi, diğer arkadaşlarımızın ikisi müzisyen… Bizler hobi olarak bir şeyler ortaya koymaya çalışıyoruz.
Bu yoğun temponun içerisinde birçok farklı uğraşınız var. Nasıl vakit buluyorsunuz tüm bunlara?
RIZA ALPÖZ: Açıkçası bu tempo beni mutlu ediyor. Ben yıllarca böyle yüksek tempoda çalışmaya çok alıştım. Sabah 6.30’da güne başlarım, gece saat 23.00’ten önce dinlenmeye geçmem. Böyle alıştım ve çok mutluyum.
Semih’in iki yakışıklı oğlundan bahsedelim biraz da…
SEMİH GİRGİN: Oğullarımdan biri Koç Üniversitesi Genetik ve Moleküler Biyoloji Bölümü mezunu, İsviçre’de doktora yapıyor. Küçük oğlum da Ekonomi Üniversitesi’nde Bilgisayar Programcılığı okuyor, ikinci sınıf bitmek üzere. Oğullarımla vakit geçirmekten çok keyif alıyoruz. Büyük oğlum dünyaya bakış açısı farklı olan ve kendi doğruları olan bir çocuk; hayatında ne istediyse kafasında ne çizdiyse hep onu yaşadı. İnşallah bundan sonrasında da böyle devam ettirir. Ocak ayında doktora mezuniyeti olacak, biz de kardeşiyle beraber İsviçre’ye giderek onun yanında olacağız. Bunu yaşamak bütün anne babalar için büyük gurur verici bir şey. İki oğlumla da gurur duyuyorum.
Bu yıl da her yıl olduğu gibi Lions’un geleneksel defile planı var mı? Bununla ilgili bilgi almak istiyorum.
SEMİH GİRGİN: Evet var. Bu güne kadar bu anlamda hep kulübümüzün kurucu üyesi Dilek Süslüer ile yola çıktık. Sağ olsun her zaman ciddi bir özen, emek ve maliyet verdi. Kendisi bu yıl yine düşündüğünü dile getirdi, dönemsel olarak da Mart ayını düşünüyor. Başkanımız ile nerede hangi dönemde yapılacağını belirleyecekler. Geçtiğimiz yıl yapılan defile çok başarılıydı…
Önümüzdeki dönem kim başkan olacak?
SEMİH GİRGİN: Önümüzdeki dönemin başkanı Tüge.
Bir yıl kadın, bir yıl erkek başkan mı seçiyorsunuz?
TÜGE TURAN: Evet, aslında ilk başlarda öyle denk gelmişti sonrasında biz de bunu bir ritüele çevirdik.
Önümüzdeki yıl sen neler yapacaksın Tüge? Ne kaldı yapılmayan?
TÜGE TURAN: Yapılacak çok bir şey kalmadı. Bu yıl Rıza Başkanımın yaptığı birçok güzel projenin üstüne ben neler yapmalıyım diye düşünmeye şimdiden başladım. Şimdiden en azından şunu söyleyebilirim ki seneye iki tane büyük gezimiz olacak.
Dikkatimi çeken bir şeyi soracağım, neden bu kadar çok Lions Kulübü var?
SEMİH GİRGİN: İtiraf etmeliyim ki bizim kendimizi toplamamız gereken bir dönem aslında. Çünkü çok Lions Kulübü var ve bu kadar çok olunca da maalesef kalite düşebiliyor. Eskiden aranılan ve içinde yer almak istenilen bir STK’ydık. Daha sonrasında o kadar çok STK’lar açıldı ki, anneler dernekleri, iş adamları dernekleri, mezunlar dernekleri, iş ile ilgili dernekler vs. çok fazla türedi. İnsanların gidebilecekleri çok fazla yer oldu. Bize gelen üst düzeydeki insanlar da TÜSİAD gibi EGİAD gibi yerlerde olmaya özen göstermeye başladılar. Üst düzey yöneticiler bunu göremedi diye düşünüyorum. Bu anlamda bizim üye profilini değiştirmeleri gerekirdi. Yaşanan boşluklarda “ne olursan ol gel” durumu oldu. Bunun sıkıntılarını şu anda çekiyoruz. Her dönemde her gelen yönetici bir artı kulüp kurmakla ilgili hassas davranınca elimizde bazı enkazlar oluştu. Tabii ki herkesin iyi niyetli olduğunu düşünüyoruz ama iyi niyet artık sisteme zarar veriyor.
Semih, yılların Toros Döner ve Pide’sinden sonra bir anda konsepti değiştirip balık yaptın. Nasıl gidiyor?
SEMİH GİRGİN: Çok iyi gidiyor. Kemeraltı’nda ana caddede olması gereken bir açıktı. Bir yılımızı doldurduk. Tabii ki her şeyde olduğu gibi bunda da müşterinin kabul etmesi, bir şeylerin oturması zamana bağlı. Bu geçen bir yılı çok iyi geçirdiğimizi düşünüyorum.
Bir dönem Forum’da Köfteci Asil’in hem ortağı hem işletmecisiydin Tüge, evde yemek yapıyor musun?
TÜGE TURAN:Annemle yaşadığım için yemek işi çok bana kalmıyor ama gerekirse tabii ki yapıyorum.
Tekrar o işe dönmek ister miydin?
TÜGE TURAN: Hayır, şu an hiç düşünmüyorum çünkü çok fazla özveri ve emek isteyen bir sektör.
Rıza Bey el beceriniz var diş hekimliği olsun, sanatla olan uğraşınız olsun, peki yemek yapar mısınız hiç evde?
RIZA ALPÖZ: 1991-92 yıllarında Hollanda’da tek başıma yaşadım. Hiçbir şey de bilmiyordum yemeğe dair. İnternetin de olmadığı yıllardı. Telefonla ya da mektupla annemden yemek tarifleri aldım ve kendim yemek yapmaya başladım. Sonrasında da kendimi geliştirdim. Çok güzel yemek yaparım. Bir gün sizleri de yemeğe beklerim.
Hepinize gönlünüzün bolluğu kadar güzel günler ve projelerinizde başarılar diliyorum. Daha uzun yıllar el ele güzellikler yaratacağımıza da yürekten inanıyorum.