JOKER
Fizikte şöyle bir konu var; “Bir cisme ilk hızı vermek zordur ”. Bakın uçak, tren, tır çeken abilere… Hareket ettirene kadar neler çekerler. Sonrasında kendiliğinden gidiyormuşçasına akar gider. Benim için de ilk köşe yazısını yazmak sanırım bunun gibi olacak. Sadece kanın kaslara değil, beyne pompalanması gerekecek. Şimdi kafanızda iki soru var sanırım. Birincisi “Eeee bunu şimdi Joker’e nasıl bağlayacak?” İkincisi; “bu Joker Batman’deki Joker mi ?”…
İsterseniz öncelikle tanışalım. Öyle “şurada doğdum, burada büyüdüm, şu eğitimleri aldım, ben var ya ben ohooooo neler var bende” modunda değil tabi ki. Hatta “Bu kısmı okurken bazılarınız “Reklam kokan hareketler bunlar maykkkk” diyecek. Yapacak bi’ şey yok. Bal tutan acık parmağını yalamasın mı yani?
Murat ÖZÇELİK ben. Yazının sonunda bana ulaşabileceğiniz birkaç detay olacak illaki:) Yatırım uzmanlığı ve iş geliştirme koçluğu yapıyorum. Nasıl para kazanılır, kazanılan para nasıl değerlendirilir, o para en hızlı nasıl katlanır konuları uzmanlığımdır. Çekinmeden bu konuda benden bilgi ve destek alabilirsiniz.
Bu köşede neler olacak peki? Ulu bilge yüce Google’a yazıp arattığınızda bulacağınız teknik konulardan çok da bahsetmeyeceğim. Daha çok yoruma dayalı, “bak bu benim de aklıma gelmişti” diyeceğiniz, “ooo nereye bağladı” diyip kalacağınız birçok şeyden bahsedeceğim. Akıl veren parmak sallayan coğrafya öğretmeni gibi de olacağım, “işleri toparlayın la, hadi akşam rakı içicez” diyen arkadaşınız da. “Gaçılın ben daha iyisini yaparım” da diyebilirim, “şöyle şöyle yaparsan eline kimse su dökemez” de. Aslına bakarsanız amacım keyif alarak ve vererek bilgi aktarmak. Ne yazarsam “Dur, ben şu keli takip edeyim” hissiyatı uyandırır sorusunu kendime sorarak yazacağım.
Ne dersiniz, ufak ufak başlayalım mı?
İlkokul, Ortaokul, Lise, Üniversite… Eğitim hayatın boyunca tek amaçla okursun ve para harcayarak kendine yatırım yaparsın (Bu arada ha bire eğitim sistemi değiştiği için bu kavramlar hala var mı bilemedim). İş bulmak, kariyer yapmak ve çalışmak. Sonrasında, hayatı boyunca belki de hiç eğitim almamış ama girişimcilik ruhu olan bir insanın yanında bilmem kaç bin TL ile çalışma teklifi geldiğinde evde halay çekersin. Bilmem ne şirketinde bilmem ne sorumlusu olacaksın çünkü. Hava atacaksın kankalara. Sosyal medyalarda storyler atacaksın, üzerinde adın yazan kahve bardakları çalışma masanda “#IamWorking” diyerekten.
Fakat şöyle bir gerçek vardır. Sen sabah 08.00, akşam 19.00 çalışıp, “aaaşam olsa da balkonda soğuk bi’ bira içsek” derken, o çalıştığın firmanın sahibi akşam Alaçatı’ya gider, püfür püfür serinlikte viskisini içer. Peki bilmem kaç bin TL’lik hayat için miydi o kadar savaş. Bu demek değil ki hemen yarın okulu bırakın simit satarak hayata atılın. Ya da hemen yarın insan kaynaklarından Burcu Hanım’a gidin basın istifayı.
Kömür yeterli basınca dayanabilirse “Elmas” olur. Dayanamaz ve değişime ayak uydurmazsa sonu sobada biter. Siz karar verin. Sobada yanmak mı, elmas olmak mı?
Seçtiğin meslek ne olursa olsun, bu köşede neler yapman lazım, onunla alakalı minnak tüyolar bulacaksın. “Joker olmak” ve “Joker gibi çalışmak”tan bahsedeceğiz bol bol.
Yıllar önce, İstanbul Kadıköy’de bir yatırım firmasında devre mülk satışı ile alakalı firmaya iş görüşmesine gittim. Firma sahibi ile yaptığım görüşmeden sonra “nasıl olsa bana bir yıl içerisinde ortaklık teklif edeceksiniz” diyerek odadan çıktığımda gülüşmeler yaşanmıştı. Standart bir satış danışmanı olarak başladığım kariyerimde ihtiyaç dahilinde kullanılabilir bir JOKER olma serüvenim de başladı. Çalıştığım işlerde en dikkat ettiğim şey her departmanda çalışmaktır. İşimle alakalı tüm tabloya hakim olmam ve gerektiğinde müdahale etmem gerekiyor. Çayın nasıl demlendiğini de bilmem lazım, müşteriye yapılan ikramların kalitesini de. Sunumun teknolojik alt yapısını da bilmem lazım, satış sonrası verilen hizmeti de. Her bir parça bütünün parçası.
Milyon dolarlık basketbol oyuncusunun ayağının kırılmasını araştıran takımın antrenörü, hayatı boyunca unutmayacağı bir deneyime tanık olur. Sahayı paspaslayan temizlik görevlisi önceki akşam eşi ile kavga etmiştir. Evden ayrılan eşi ile alakalı düşüncelerle çalışan görevli sahanın köşesinde bir noktasında paspas atmadan geçmiş ve takım sahaya çıktığında oyuncu buraya basıp kayarak ayağını kırmıştır. Milyon dolarlık oyuncu kadar paspasçı da takımın bir parçasıdır ve skoru etkiler. Ve takımdaki herkes bir “Joker gibi” davranmalıdır.
İşimizde uzmanlaşmak, gerekli tüm eğitimleri almak, sürekli olarak pratik yapmak, hata yapmaktan korkmamak, gelişmek, yenilenmek ve durmamak.
Hep daha fazlasını yapmak gibi ana başlıklar etrafında dolaşırken araya mizah da serpiştireceğiz.
Gotham’ın Jokerinden de bahsetmeden geçmeyelim 🙂
1966 yılında Cesar Romero ile beyaz perdeye inen Joker karakterini, 1989 da Jack Nicholson canlandırdığında bundan iyisi gelmez dedik. Kusursuz plan yapma yeteneği, Kaos’un sadık kölesi ve sürekli gülümseyen bir adam, hiçbir süper gücü olmamasına rağmen tüm kahramanlara meydan okuyan biri olarak tahta oturdu. Daha iyisi yapılamaz dediğimiz bir anda Christopher Nolan gelip 2005 yılında Heath Ledger ile çıtayı en en en tepeye koydu. Ucuz takım elbisesi içerisinde alelade makyajı ve kesik yüzü ile Gotham’ın en zenginine meydan okuyan bu delinin durdurulamayan yükselişi, dünya tarihinde bir ilke sebep oldu ve bir süper kahraman rolü Oscar aldı.
Joker olmak ve Oscar almak için kemerlerinizi takın… Devam ediyoruz…