Gezi

Film Platosu Değil; Çakırağa Konağı

Yazı ve fotoğraflar: Esat Erçetingöz

Gerçekten de bir film platosundaymış gibi hissediyorsunuz. 18. Yüzyıl sonlarında ünlü deri tüccarı Çakıroğlu Mehmet Bey tarafından yaptırılan ve Batı Anadolu’nun en görkemli yapılarından biri olan Çakırağa Konağı tam bir mimari şaheser. Muhteşem ahşap mimarisi, duvarları minyatürlerle bezenmiş İzmir ve İstanbul Salonları sofaları, balkonları ile görülmeye değer bir yapı. Kaynaklarda sahibinin adı farklı olsa da biz İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü bilgilerini esas alıyoruz.

Bölgeye özgü mimari üslubunu günümüze kadar koruyan konakta konuklar, yapının ahşap olması nedeniyle beşerli gruplar halinde içeri alınabiliyor.

Çakırağa Konağı, Birgi, Esat Erçetingöz, Megaplus dergisi 38. sayı

Konağın hikayesi

Konağı yaptıran zengin deri tüccarı Mehmet Bey, işi gereği sık sık İzmir, İstanbul, Paris, Venedik gibi büyük şehirlere gitmektedir. Gittiği yerlerde gördüğü mimari yapılardan etkilenir ve Birgi’de bunlara benzer bir ev yaptırmak ister. Bunun üzerine dönemin ünlü mimar ve ustalarını şehre getirtir. Yıllar süren çalışmalardan sonra konak tamamlanır ve ortaya Türk sivil mimarisinin en güzel örneklerinden biri çıkar.

Çakırağa Konağı 1950’li yılara kadar konut olarak kullanılmış; daha sonra da Kültür Bakanlığına devredilmiştir. 1977 yılında onarımına başlanan yapı, -çevresindeki evlerin de kamulaştırılmasından sonra- 1995 yılında müze-ev olarak ziyarete açılmıştır. Onarım sırasında merdivenler ve bazı ahşap bölümler restore edilmiş, iç ve dış duvarlarda yer alan resimler temizlenmiş ve bahçesi yeniden düzenlenmiştir.

Tam bir mimari şaheser

Birgi Çayının kenarına kurulmuş olan Çakırağa Konağı, mis kokulu çiçeklerle bezenmiş, geniş bir bahçe içinde bulunur. Bahçenin etrafı geleneksel Osmanlı mimarisine uygun olarak -ev yaşamını gizleyecek şekilde- yüksek duvarlarla çevrilmiştir.

Konak, taş temel üzerine üç kat olarak inşa edilmiştir. “U” şeklinde tasarlanan binanın ikinci ve üçüncü katlarında, dış sofalı plan şeması uygulanmıştır. Zemin kat hariç on dört odası vardır. Geniş bir saçakla çevrelenen bina kiremitle kaplı bir çatıyla örtülmüştür. Ahır, samanlık, hizmetli ve misafir bekleme odalarının yer aldığı zemin kat, taş plakayla döşenmiştir. İkinci ve üçüncü katlar ise tamamen ahşaptır ve ahşap arası kerpiç dolgu adı verilen bir teknik ile inşa edilmiştir. İnşaatta kullanılan ahşap malzemeler Venedik’ten getirtilmiştir. Bu yüzden konakta, dönemin Avrupa mimarisinin de izlerini görmek mümkündür.

Çakırağa Konağı, Birgi, Esat Erçetingöz, Megaplus dergisi 38. sayı

Panoramik şehir görüntüsü

Çakırağa Konağının yerli ve yabancı ziyaretçiler tarafından en ilgi çekici bulunan yönü, şüphesiz üst kattaki İstanbul ve İzmir odalarında bulunan panoramik şehir görüntüleridir. Rivayete göre Çakıroğlu Mehmet Bey’in -iş gezilerinde tanışıp evlendiği- biri İzmirli, diğeri İstanbullu iki eşi vardır. Hanımlar sıla hasreti çekmesin diye, odalarına memleketlerinin resimlerini yaptırır. Türklere özgü minyatür resim sanatından farklı olan bu suretler, yüzeysel değildir ve belli bir perspektife sahiptir. Resimlerde ağırlıklı olarak gri, yeşil, mavi ve kahverengi renkler kullanılmıştır. Dönemin İstanbul ve İzmir şehirlerini yansıtması ve gerçeğe yakın bir gözlemin ürünü olması açısından, bu panoramalar oldukça önemlidir.

Size “yolunuz Birgi tarafına düşerse…” demiyorum, “yolunuzu Birgi’ye düşürün ve Çakırağa Konağı’na mutlaka zaman ayırın” diyorum. Yaşı 250’yi geçen bu kadar ihtişamlı bir yapıyı gezerken kendinizi bakalım hangi düşlerin içinde hissedeceksiniz.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu