Nihan Ergin Tanerler
Owner / Broker – Startkey Life
Gayrimenkul / Mavişehir
İletişim: 0(232) 344 1 888
Hayatı, beton yığınlarından çıkarak, uçsuz bucaksız deniz ve gökyüzü arasında yaşamayı tercih eden ve dünya turunu yelkenlisiyle tamamlayan harika bir çift;
Ebru ve Nurettin İşletici.
Kendileriyle Koza adlı yelkenlileriyle yaptıkları keyifli dünya turunu konuştuk.
Yelken aşkı nereden geliyor ve ne zaman başladınız?
Denizi aslında sadece yelkenli ile tanımlamak pek doğru değil. Biz denizi çok seviyoruz. Deniz aşkımız gençlik yıllarımızda başladı. İlk başta şişme botlarla balık tutup geziyorduk. Daha sonra 5 metre boyunda bir sandalımız oldu. Bu teknemiz ile çok güzel anılar biriktirdik. Bu tekne ile yaptığımız gezilerde bir arkadaşımızın yelkenli teknesine misafir olunca, yelkenli tekne ile denizlerde olmanın tadını almıştık bile. Daha sonra 1998 yılında bütçemizin elverdiği 6 metre boyunda küçük bir yelkenli alarak yelkenli tekne yaşamına adımımızı attık. Dünya turu yaptığımız “KOZA” bizim dördüncü yelkenli teknemiz.
Eşinizi de bu aşka davet etmeyi ve ona sevdirmeyi her erkek başaramaz, var mı beylere bir öneriniz?
Eşime denizi sevdirmek için hiç bir gayretim olmadı. Zira o deniz yaşamını zaten seviyordu. Fakat ben eşime aynı evimizde olduğu gibi kendisine ait alanlar oluşturması için yardımcı oldum. Bu sayede eşim tekne ile daha fazla ilgilenip tekne yaşamımızı kolaylaştıracak bir sürü çözümler üretti. Ayrıca denizin sadece erkeklerin sevdiği bir şey olduğunu pek düşünmüyorum. Çevremizde birçok kadın denizi çok seviyor.
Dünyayı gezme fikri nasıl oluştu? Her şeyi bırakıp uzun bir süre gitmek kolay olmasa gerek…
Teknesi olan her denizcinin uzaklara gitme hayali hep vardır. Biz de yelkenli bir tekne edinip Türkiye kıyılarını dolaştıktan sonra yavaş yavaş Yunan adaları ve İtalya kıyılarını dolaştık. İşlerimizi rayına oturtup KOZA’mızın hazırlığı bitince artık gitmeye hazırdık. İşlerimizi, ailemizi ve arkadaşlarımızı bırakıp gitmeye karar vermek oldukça zor oldu bizim için. Fakat vücut sağlığımız yerindeyken de böylesine bir maceraya atılmayı çok istediğimiz için yola çıkmaya karar verdik.
Rotanız nasıldı? Hangi toprak ve ülkeleri, kıtaları gezdiniz?
5 Haziran 2016’da Sığacık Teos Marina’dan arkadaşlarımız ve ailemiz tarafından uğurlandık. Yunan adaları ve Yunan ana karasını ziyaret edip İyon denizini geçerek İtalya kıyılarına ulaştık. Messina Boğazını geçip Sicilya ve Sardunya üzerinden İspanya’ya ait olan Blear adalarına ulaştık. İspanya ana karasını takip ederek Cebelitarık Boğazı’ndan Atlantik Okyanusuna açılıp İspanya’ya ait Kanarya Adalarında son hazırlıklar için mola verdik. Daha sonra Capoverde adalarına uğrayıp Atlantik Okyanusunu geçişimizi 13,5 günde bitirip Karayip Adalarına ulaştık. Yaklaşık üç ay kadar bu adalar grubunu gezdikten sonra Hollanda Antilleri ve Kolombiya üzerinden Panama’ya ulaştık. Panama’da KOZA’mızı marinaya bırakıp Türkiye’ye dönüp sevdiklerimizi ziyaret edip hasret giderdik. Ardından tekrar Panama’ya dönüp kanalı geçerek Ekvator ana karasına ulaştık. Buradan uçakla Arjantin, Peru ve Brezilya’yı ziyaret ettik . Ekvator ana karasında teknemizin son hazırlıklarını yaparak Pasifik Okyanusu geçişine başladık. 24 gün süren bu geçişimizi Fransız Polinezyasında tamamladık. Daha sonra Cook Adaları, Niue, Tonga, Fiji ve Vanuatu üstünden Avustralya’ya ulaştık. Avustralya’dan sonra Endonezya, Singapur, Malezya ve Tayland’ı ziyaret ettik. Daha sonra Hint Okyanusu geçişine başladık. Srilanka, Maldivler, Eritre, Sudan ve Mısır’ı gezerek ülkemize kavuştuk.
Size çok ilginç gelen ve tavsiye edeceğiniz turistik bölge var mıdır?
Gezdiğimiz yerler arasında yaşantıları, gelenekleri ve sakinlikleri ile bize en ilginç gelen yer Panamaya ait özerk Sanblas bölgesi bizim için mutlaka gezilmesi gereken yerlerin başında geliyor. Bu bölgeyi kara yolu ile gezmek pek mümkün değil ama bu bölgede charter yapan tekneler ile hep gezip hem de denizin keyfini sürebilirsiniz.
Bir yazınızda çok fakir bölgelerden bahsediyorsuz. Nedir sizi etkileyen?
Gezdiğimiz yerler arasında en fakir gördüğümüz ülkelerin başında Endonezya ve Eritre geliyordu. Bu ülkelerde yaşayanların birçoğu çok fakir olmalarına rağmen oldukça renkli, bakımlı ve mutlu görünüyorlardı. Bu kadar fakir olan insanların hala mutlu görünüyor olmaları bir hayli ilgimizi çekmişti.
Güzel İzmir’e dönmek nasıl bir duygu?
Üç yıl süren seyahatimizde ülkemizi çok özlemişiz. Gezdiğimiz yerler çok güzel olsa da ülkemiz bir başka güzel. Özellikle İzmir anlatılmaz yaşanır gerçekten. Yaptığımız dünya seyahati boyunca gezdiğimiz ülkelerde genellikle iki mevsim vardı. Bolca yağmurun yağdığı “ıslak mevsim” ve yağmurun yağmadığı “kuru mevsim“. Fakat bizim ülkemizdeki dört mevsimin güzelliğinin oralara gidince farkına varabildik. Her mevsimdeki sebze ve meyve çeşitliliği ve dolayısıyla lezzetler gezdiğimiz yerlerde pek yoktu.
Koza web sitenizden bahseder misiniz?
Gezimizi www.kozayat.com sitemizde yazmaya çalışıyoruz. Şu anda gezimizi bitirmiş olmamıza rağmen web sitemiz zamansızlıktan biraz geriden geliyor ama en kısa zamanda hazır olan yazılarımızı da siteye yükleyeceğiz. Yazılarımızın tamamını sitemize yüklediğimizde isteyen herkes her an anılarımıza ve yaşadığımız tecrübelere ulaşacaklar.
Bu seyahatimizde bize sonsuz güven, konfor ve keyifli anlar yaşatan yüzen evimiz, kızımız Koza’ya teşekkürler…