Ülkümen Rodoplu: “Müthiş Bir Makineye Sahibiz.”

ayşegül inceoğlu megaplus dergisi

Ayşegül İNCEOĞLU İle Güzelce

Sağlık… Sağlık… Sağlık! Her işin başı sağlık. Sağlık deyince, akla gelen ilk isimlerden biri Herkes İçin Acil Sağlık Derneği Başkanı Uzman Doktor Ülkümen Rodoplu’dur. Sağlık ile ilgili tüyolar almak üzere kendisiyle bir araya geldik. Doğru bildiğimiz yanlışlarla dopdolu yaşıyoruz aslında.

Ülkümen Rodoplu Kimdir? Önce sizi kısaca tanıyalım.

1961 Ankara doğumluyum. Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. İzmir Alsancak Nevvar-Salih İşgören Devlet Hastanesi’nde başhekim yardımcılığı, Türkiye Acil Tıp Derneği Genel Başkanlığı, Avrupa Acil Tıp Birliği 2. Başkanlığı ve halen devam eden Avrupa Acil Tıp Birliği Konsey Üyesiyim. Halen Herkes İçin Acil Sağlık Derneği Başkanıyım. Evli ve iki çocuk babasıyım.

Uzun ömürlü insanlar incelendiğinde ne gibi şeyler söyleyebilirsiniz?

Akdeniz mutfağı ile beslenen insanlardan bahsedelim. Zeytinyağı ve yeşillik çok yemelerine rağmen kızartma da çok tüketiyorlar. Yani trans yağ kullanıyorlar. Bedenimizde trilyonlarca hücre var ve bu hücrelerden her birinin üç bin giriş kapısı var. Trans yağlar bu hücrelerin giriş kapılarını bozuyor. Balığı sebzeyi kızartarak yiyorlar ve adalarda yaşayan insanların %32’si şişman çünkü hareketsizler. Sigara tüketimi de çok yüksek %78. İçki de içiyorlar. Buna rağmen beklenen yaşam süresi 87 yıl. Uzun ömürlü bu insanlar incelendiğinde anı yaşadıkları ve yavaş oldukları görüldü. Gürültüsüz bir ortamda yaşayan bu insanlar kahve kültürüyle komşu arkadaş sohbetleriyle aslında psikoterapi yapıyorlar. Anlattıkça ve duydukça rahatlayıp dert ettiği şeyin aslında ne kadar basit şeyler olduğunun farkına varıyor. Yunan Adaları’nda insanların sağlıklı yaşam için bilinen doğruların aksine sigara, alkol, geç uyuma, kızartma, yavaş hareket, spor yok egzersiz yok, obez, ona rağmen 90 yıl anı yaşadıkları, her anın tadını çıkardıkları için uzun yaşadıkları kanıtlanmış durumda. Üretmek çok önemli. Çünkü biz çalışmak ve üretilmek üzere yaratılmışız.

İnsan ömrü 1800’lü yıllara oranla günümüzde nasıl bir değişim gösterdi?

O yıllarda ömür 30 yıldı. İlk çağlarda ise 20-25 yıldı. 1800’lü yılların sonuna doğru ömür 45-50 yıla çıkıyor. İnsanlık eti pişirmeyi öğreniyor. Et tüketimi aslında vücudu o kadar çok yoruyor ki… Çiğ et 12 saatte müthiş bir enerji tüketimi ile hücrelere zarar vererek mideden hücrelere geçiyor. Hücrelerin yenilenmesi için de ete ihtiyaç var ama. Eti pişirmeye başladığında vücuttaki 12 saatlik proses 5-6 saate iniyor.

Örneklersek?

Mesela 100 gr köfte yediğimizde 350 kalori alıyoruz ama o köfteyi prosesten geçirmek için de 360 kalori harcıyoruz. Bu nedenle karbonhidrat yağ ve proteini seçerken protein tüketimini mutlaka öğle saatlerinde yapmalıyız. Çünkü biz akşam uyumak üzere yaratılmışız. Onarım rejenerasyon uykuda yapılıyor.  Diyelim akşam hava 18.30 kararıyor. 20.30 civarında kandaki melatonin hormonu çıkmaya başlıyor. O çıkarken adrenalin, kortizon gibi hormonlar düşüyor. Bunlar bizim koşmamızı, düşünmemizi, çalışmamızı sağlayan hormonlarımız. Bunlar azalıyor karanlıkla beraber melatonin hormonu yükselerek vücudumuzda gece vardiyası başlıyor. Saat 21.00’de melatonin hormonu bizi uykuya hazırlıyor.

Biz o saatte bir davetteyiz, yiyip içip dans ediyoruz; o zaman gece vardiyası bitti demek…

Evet maalesef. Fabrika tekrar açılıyor. Melatonin hormonu düşüyor. Yiyoruz içiyoruz, belki sızıyor uyuyoruz ama vücudun kendini tamir ettiği bir uyku değil. Çünkü derin rem safhasına giremiyoruz. Yatakta kaldığımız süre değil önemli olan. Önemli olan rem safhasına girip girmediğimiz, rüya gördüğümüz vücudun kendini tamir ettiği safha.

Peki, melatonin hormonunun yüksek olduğu saatlerde televizyon, telefon kullanımı…

Televizyon seyretmek melatonin hormonunun çıkmasını önlüyor. Işık, radyasyon, dikkat, kaygı, üzüntü. Cep telefonları, baz istasyonları facia. Onun için hastalıklar çok arttı zaten. Biz her gün vücudumuza hastalık, virüs, bakteri alıyoruz. Bedenimizde kanser aktivitesi her gün başlıyor, yakalanıyoruz ona. Ama bizi çalıştığımız üretime katıldığımız için teslim almıyor. Randevunuz var diyelim. O tarihte hasta olamazsın. Vücut kendini hazırlıyor. Onun için önce sağlıklı olmayı istemeliyiz. Bedenimiz dışarıdan çok toksik madde alıyor. Radyasyon, gürültü, duman, egzoz, kurşun, karbon monoksit, gdo’lu ürünler, mısır şurupları, nişasta bazlı şeker (diyabet obezite ve kanser yapıyor), tarım ilaçları… Dışarıdan aldığımız bu maddeler bizi hasta ediyor.

Güzel bir şey söyleyin bize…

Müthiş bir makineye sahibiz. Müthiş bir organ yenileme yeteneğine sahibiz. Tıp her gün yeni bir şey keşfediyor. Nobel tıp ödülü alanlara baktığımızda vücudun içindeki bir şifreyi çözerek alıyorlar. 1998’te vücudumuzda nitrik oksit salgılanması olduğu tespit edildi.  Damarları genişleten molekül. Yaşam molekülü.

Bedenimize iyi bakalım ve onun için zararlı olan şeyleri hayatımızdan çıkaralım.

Sigara, alkol, stres… Sizi kim üzüyor uzaklaşın beraber olmak zorunda değiliz. Hayır demeyi öğrenin. Önce ben demeyi öğrenin. Siz güçlü olun ki eşiniz de çocuklarınız da sizinle olsun. Sevdiklerinizle daha çok olabilin. Çevrenize daha katkı koyabilin. Yediklerinizi seçin. Paketli gıdaların üzerindeki maddeleri okuyun. Kutulanmış, paketlenmiş, konserve ürünlerden uzak durun.

Biraz dikkatle kendimize çok daha konforlu bir hayatı hediye edebiliriz. Teşekkürler Ülkümen Bey, zararın neresinden dönersen kârdır deyip güne biraz daha özenle başlamanın zamanıdır.