Serap Karasinir, 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Tasarım mezunu. İstanbul hikâyesi 1998 yılında başlamış ve bu yıldan itibaren tekstil alanında tasarım yapıyor. Şimdilerde ise lösemili çocuklar için bir projesi var. Serap, resim çiziyor ve bu resimlerin satışından elde edilen geliri, lösemili çocuklar yararına kullanıyor. Bugüne kadar yaklaşık 2 buçuk ayda sadece akşamları ve hafta sonu çalışarak 20 kadar çalışma hazırlamış ve hazırlamaya da devam ediyor. Serap, “Şimdilik bireysel başladım. Resim yapmak kendi ruhuma da iyi geliyor. Farkındalık yaratmak adına devam etmek istiyorum. Maliyet konusunu çok düşünmüyorum yaptığım masraf, eser fiyatlandırmanın çok çok üstünde. Aslında yapmak istediğim şey sosyal medyada hazır mesajları paylaşıp destek olmak yerine kendimden bir şeyler katarak, üreterek ses getirmek…” diyor.
Ardından “Resim yapmadan önce araştırma yapıyorum. Hedef odaklı çalışmak açısından bu çok önemli… Yardım edecek kişilerin aynı zamanda aldıkları üründen mutlu da olmalarını sağlamaya çalışıyorum. Pozitif bakış açısının temel taşları bunlar. Bunun toplumda bulaşıcı olması gerekiyor. O kadar çok üzüleceğimiz konu var ki gündemde. Bu hastalığın ise baş şartı moral. Bu da pozitif bakış açısı ile sağlanmalı. Her şeyden önce teyzeyim ben, çocuklar bize emanet. Onların empati yeteneklerini geliştirmek, toplum bilincini oluşturmak için böyle bir sosyal sorumluluk projesinin onlara örnek olacağını da düşünüyorum. Belki bireysel, belki kurumsal sergilerde yer almayı düşünüyorum. Bu projemi anlatmak için en çok kullanılan ortam olan sosyal medyayı tercih ettim. Çalışmalara @serap_karasinir instagram adresimden ulaşabilirsiniz. Beni tanıyan arkadaşlarım, ailem, dostlarım var o platformda. Satın almak isteyenler eserle beraber bana mail ile dönüş yapıyor. İban veriyorum kendilerine. Ertesi gün çalışmayı kargo yapıyorum verdikleri adrese.” diye kurduğu sistemi anlatıyor.
Kardeşinin hastalığı sırasında hastanede annelerinin kucaklarında tedaviye gelen minik maskeli yorgun yüzler onu derinden etkilemiş. Bu durumu ise şöyle anlatıyor; “Kardeşim hayattayken, bu hastalıkla mücadele ederken de böyle bir proje hep aklımdaydı. Aslında bu hastalıkla mücadele eden herkes için bir şeyler yapmak isterdim. Ancak minicik bedenleri lösemi hastalığı ile mücadele etmek zorunda kalan çocuklar için bir şeyler yaparak başladım.”